...
Bir kaç bin yıl önce düştüm ben bu derde,
Farklı coğrafyalarda,
Tesbih yerine dizilirdi mermi kovanları
Yaşına cinsiyetine bakmazdı öldürmeden ònce.
Hiçte görmedim,
Tetiği çekmeden son isteğini soranları.
Gece gunduz ikisi de acımasız.
Ates aydınlıkta da karanlıkta da yakıyor.
En çokta çaresiz zayıf çocukların
Korku dolu bakışları vicdanına kazıniyor.
Dedim ya bir kaç bin yıl oldu düştüğüm ve öldüğüm
Hala her gece bir başka coğrafyadayim.
Başka başka vuruluyorum.
Sendeliyorum, düşüyorum
Çaresizlikten bazen,
Ölüm soguklugundan daha çok üşüyorum.
Ama dönüp dolaşıp ruhumu sokup tenime,
Davama dönüyorum.
Gazze deyim bu aralar.
En şiddetli çaresizlik ve utancın içinde,
Bu nasıl bir lanetse
Müslümanım diyen herkes
Takilmış kafirin peşine.
Gelmiyormusun diye sorsa da Arakandakiler.
Bir ara Irak, Libya, Suriye, Yemen, Mısır Somali.
Hiç bitmedi bu gidip gelmeler,
Şimdi de zamanı geldi kendi ülkemde.
Yıkılacak bir ihanet zinciri var İçeride.
Bir kaç bin yıl oldu,
Sevmeyeli, sevilmeyeli
Hayat dedigini
Başımdaki gözlerle görmeyeli.
YASİN
Bloğumdaki tüm fotoğraflar ve şiirler şahsıma aittir. (Yasin PAMUK) (All the photos and poems in this personal blog belongs to me. They have not been taken, copied or reprinted from anywhere else.)
4 Temmuz 2025 Cuma
BİR KAÇ BİN YIL
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
-
Uzak ufuklarda, Küçük umutlara sevdalıydık. Bazen sustuk, Bazen küstük Çoğu zaman Ah Sevdam, Yaşarken öldük. Hazan ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder