14 Mayıs 2021 Cuma

NE BEDENİM YAŞLANIYOR NE DE GÖZLERİM

NE BEDENİM YAŞLANIYOR NE DE GÖZLERİM. Vakitli vakitsiz yalnızlığıma giderim. Kapısı hep açık. Ne sorgusu var nede eleştirisi. Olduğum gibi kabul eder beni. Ben anlatırım o dinler, o dinler ben anlatırım. Her yalnızlıktan sonra daha güçlü daha mutlu kalkarım. Hep umutlu hep didirdir yaşam bana, Gülüşüm kalkandır severken kıranlara. Doğarken alıştımı insan yokluğa, yalnızlığa, Vız gelir tırıs gider dertler insana. Sekiz yaşlarında simit satarken sokaklarda, Cumartesiyi öylesine severdim ki içimde yangınlarla. Daha öğlen olmadan simitler biterdi tablamda, Ama pazarı sormayın bana, Henüz kuşlar uykusunda beklerken simitleri almak için sırada, Sıcak simiti yetiştirmek için insanların kahvaltısına, Biraz kötü biraz da yüksek sesle simitçi diye haykırdığında. Ne kadar çok insan olurda bağırıp kovan, Evlerin camlarında balkonlarında. Dedim ya insan yaşamaya erken başlayınca, Ne bedeni yaşlanıyor ne de gözleri. Lakin anlamıyorki, esas dağerleri, ağızlarından çıkan sözleri. Kısacası seviyorum yalnızlığımı, o da beni, Çok samimiyim daha kimse ile aldatmadı beni, O yüzden bulamazsanız her hangi bir vakitte beni kendimde, Merak etmeyin ya ben yalnızlığımdayım yada odur bende ki Yasin PAMUK

1 Mayıs 2021 Cumartesi

HER SEVGİ BÖYLE KATİL Mİ OLUR ?

HER SEVGİ BÖYLE KATİL Mİ OLURDU Kapanan gözlerim, Yorgun bir yolculuğa daha yenildiğini söylüyordu bedenimin. Ruhum alıp başını gitmek istemişti ansınızın. Bu kadar yüke anlam veremiyordu zaten, neden katlansın. Bir vucuda hapis olmak vardı Birde kainata sığamamak. Kim olsa aynı tercihi yapardı, Bu çökmüş bedeni bırakıp, Usulca kimseler duymadan kaçardı, Neydi böylesine yoran, Ne olabilirdiki dayanılmaz olan, Hunharca yaşanan. Çalışmak mı, uykusuzluk mu, Açlık mı, keşmekeş ilişkiler mi, var olmak mı, böyle durmadan acılarla yoğuran. Oysa nasılda güçlüydü, nasılda dirayetliydi. Rüzgar değil kasırga gelse yerinden edemezdi. Ne oldu böyle ağır ağır, içten içe tüketti. Halbuki ne saplantıları vardı, Nede dünyaya karşı aksi bir direnci. Tek suçu vardı Yalnızca deli divane, şuursuzca sevdi. Yeşilin güneşe kavuştuğu mevsimlerde ekilmişti sevda toğumu. Okumuştu, dinlemişti duymuştu binlerice insandan ve karar vermişti Aşkta bulacaktı mutluluğu. Keşişleme rüzagarlarının sıcaklığı düşmüştü sanki içine. Ne nefesinde hayır kalmıştı, Ne de göğüs kafesinde sevdadan başka bir şeye. Öylesine inanılmaz sevmişti öylesine çaresiz. Öylesine ki gerisi sağır, gerisi kör, gerisi dilsiz. seviliyorum diye arşın altında duruyordu başı. Sevilyorum diye unutmuştu dostu arkadaşı aşı. Bu kaba beden alışık değildiki güzel sözcüklere, Cilveli gülücüklere, çatlamış yanağına konan nemli öpücüklere. Teslim olmuştu gönlündeki bütün ordularıyla. Bir tek o vardı benliğinde bir tek o, her yerde, her şeyde. Pranga gibi vurmuştu ümitlerine hayallerine. Ne bilirdiki arşın altındaki başı girecekti yerin dibine. Aldanılmışlığın dalga dalga öncü darbeleri vuruyordu yüreğine, Yıkılmaya az kalmış köhne binalar gibi Çökmeye hazırdı olduğu yere. Kolay oldu, ortalık sustu, sular duruldu, O an bütün çocuklar ölü doğdu, O kadar basit bir darbe sonu oldu. Şimdi ölesiye pişmandı sevdiğine. Her sevgi böyle katilmi olurdu. Kaleler içten feth edilirmiş, Duvarlar nemden, insanlar gamdan tükenirmiş. Bu da sevdaya savdalananların, Sevipte kavuşamayanların, Uğrunda savaşamayanların cılız sesiymiş. Bir başka dünyanın aydınlığında şimdi ruhum. Cesedim ise bir ucağın koltuğuna gömdüğüm. Daha yeni başlamıştı, Ne cabuk bitti başı boş geçirdiğim şu ömrüm. Aşk dediğin kardeşiymiş ölümün. Hepsi anlamsız hepsi sadece bir kördüğüm. Yasin PAMUK 29/04/2021

FAYDA GELMEZ İNAN ESKİ AŞKLARDAN

  Yok olduk mazinin kara deliğinde, Gözlerimizdeki İzler kayan yıldızlardan Kim kimi gömdü tarih dehlizlerine, Boşverdi gönlüm bütün hazlard...