Bağ yolunun, Ihlamur kokan, terli sıcaklarında . Seni seyrederdim, Entarinin etekleri, Sallanırken sağa ve sola. Kendimden geçerdim, Sen kokardın, Yokluğunun çöreklendiği ruhumda...
Su tulumbasında, Islatırken az dalgalı Gönlümü bağlayan , Ömrümü alan saçlarını, Saklayamazdım çaresizliğimi, ve sensizliğe isyanı...
Böylece mevsimler , mevsimleri, Ben senin ardından, Köy meydanından, Akıp gittiğim bağ yollarından, Bir türlü sana açılamadığım, Saldırgan duygularımdan. Giden gençliğe değilde, Hesabım sensiz geçen yıllardan.
Karar vermiştim bu bahar, İstemeye gelecektik babandan. Önce sana yanaşıp, Çeşme başında usuldan, Varırmısın demiştim bana, Olurmusun gönlüme sultan...
Utanmış tın ay yüzünde, Yanakların dı kızaran. Bakarak yere söylemiştin. Bilsen ne zamandır seni bekliyor bu can, İçimde hep bir merak, Ne zaman beni isteyecek bu adam. Sormasan da olurdu, Aşkım ve ben senindi çoktan....
Boş verin Ne önemi var dı yer çekiminin. Sarı kızın, yada ekim zamanının, Köy yangınının, Sahibi geliyordu sarayımın...
Bu bir öyküydü Dillerden dillere anlatılan, Bebek kadar masum Melek gibi nur yüzlü. Sonu nedir bilinmez hala, Nasıl paylaşacaklardı bir ömrü
Yasin Pamuk Ekim 2013
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder