12 Eylül 2020 Cumartesi

HASAT ZAMANI


 

Hasat zamanı gelmiş tarlalar gibi sararmış benzim.

Can gitmiş, kan çekilmiş, silinmiş sanki kader çizgim.

Oysa  öylesine uzun uzadıya seni seyretmeleri sevdim. 

Hayatın en güzel romanından alıntıymış gibi

Haberin yoktu bu renksiz bir çift gözden, 

Senden sonra nasılda renklendiğinden

Baharların doldururdu gönül mevsimimi, 

Kelebeklerin kanat sesleri dahi şahlandırırdı hevesimi.

Hayallerim öylesine başıboştu ki seni seyrederken,

Destek alırdım mavi demirli dükkanın kepenginden

Sabahları erken gelirdim aynı köşeye sırf senin yüzünden,

Zaman geçmez, kuşlar uçmaz, hayat akmazdı sen gelmeden. 

Açık mavi bir elbisen vardı kareli, belinden aşağı pileli,

Ayakkabıların beyazdı çoğu zaman , saçların kumral uzun  ve kurdeleli

Seni görünce bir başka gezegene ait olurdum, alemi hayaller sarardı.

Ne verdiğim sözün anlamı, nede yaptığım işin hayrı kalırdı,

Cam bardaklar gibi senden başka her şey bir anda kırılırdı.

Düzenli düzensiz ne varsa ufkumda silinirdi paldır küldür yıkılırdı.

O vakitler geçmesin, yolun sonu gelmesin, mavi elbiseli kız köşeyi dönmesin isterdim.

Sessiz dualarımla hiç bir şey yapmadan, yutkunmadan, nefes dahi almadan beklerdim.

Gelirdin, geçerdin, farkıma bile varmadan giderdin, ben kendi kendime eriyip biterdim.

Sen olsan da olmasan da, Zaten hep acınası, bir baş belası, Azraildende  beterdim.

Umutlarım sarmaşıklar gibiydi, her zaman her yere olur olmaz, sebepsizce tutunurdu.

Baharlar geldi geçti, gözlerinin uzaklardaki arayışı, saf umutlarımı bir sonbaharda  kuruttu.

O köşe başından bitmişti yalnız başına geçmelerin, ilk başta daha acı olsa da iç çekmelerim.

Alışmaya başlamıştım alışamayacağımı sandığım platonik sancılarıma.

Kendi kendime dertleştiğim delikanlı çağımın ağrı kesicilerle dinmeyen ağrılarına.

Kaç zaman geçti asırların üzerinden, dün bir bugün iki yüz yıl dedirttiren.

Gecelerin tamda uçuruma düşmeye başladığım o vakitlerinde ölesiye delirten.

Eskisi gibi değildi artık hiç bir şey, akasya dallarından sökülmüştü saçlarını uçurun salıncak,

Bulutlar kararmıştı, her sokakta bir çığlık, seni gördüm nasıldı bu halin, ölesiye acınacak.

Varlığın darlığında bir hayata köle olmuşsun, bir kaç çocuğu peş peşe doğurmuşsun.

Hayatını bir  hırs için iki mevsim arasında  acılarla zehir zıkkım yoğurmuşsun.

Sordum öğrendim nasılda durgun sulardan kaçıp kürekleri mutsuzluğa çektiğini, 

Hayallerinin pimi çekilmiş bomba gibi bir anda patlayıp saman alevi gibi sönüp bittiğini.

Sana yine sessiz dualar ediyorum vakitli vakitsiz kapatıp gözlerim, ellerin elinde mutlu ol diye,

Hasat olmuş bir maziden  o köşe başından geçen mavi kız kaldı bir tek geriye geriye...

Yasin PAMUK

Hasata uğramış sevdaların mevsim bekleyen tohumlarına itafen...

















3 Eylül 2020 Perşembe

KONTROLSÜZ KATİLLER


 

Yine yazmadan duramadım Eylül sana,

Her yıl yazmayacağım desem de bir daha

Hüznünden mi, hazanından mı içimde bir mürekkep denizi,

Hırçın mı hırçın yüreğimden taşıyor satırlara.

Olmasaydı duygu denen kontrolsüz katiller diyorum,

Yüreğime sıkıp gitmeseydi bari bu sonbaharda

Yasin










FAYDA GELMEZ İNAN ESKİ AŞKLARDAN

  Yok olduk mazinin kara deliğinde, Gözlerimizdeki İzler kayan yıldızlardan Kim kimi gömdü tarih dehlizlerine, Boşverdi gönlüm bütün hazlard...